Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Korkunç makyajım ve ben

1999 yılında Türkiye'de ve dünyada yaşanan çeşitli kıyamet alametlerini ele alan 'Alamet-i Kıyamet', bu hafta sinemaseverlerle buluştu. Doğa Can Anafarta'nın yönetmenliğini yaptığı film; hikayesi, mitolojisi ve korkunç karakterleriyle öne çıkıyor.
Filmin baş kahramanlarından 'Alkarısı'nın makyajı çok ilgimi çekti. Uzun zamandır bu türün makyajlarının nasıl yapıldığını merak ediyordum.
'Bu merakla fazla yaşayamam; bunu yakından görmem, hatta yaptırmam lazım' diyerek filmin makyözü Ebru Öztürk ile buluştum. Ebru'ya sadece makyöz demek olmaz; çünkü yaptığı makyajdan fazlası sanatın ta kendisi...

'Dayak yemiş gibi oldum'
'Alkarısı' olabilmem için başlıyoruz makyaja... Uzun süreceği için yarım yüz yapıyoruz. Bu süre bile bana yarım asır gibi geliyor Allah oyunculara sabır versin(!) Makyaj bekle, saç bekle, rol bekle, yönetmenin 3-2-1 oyun demesini bekle, kestik demesini bekle, bekle Allah bekle.
Neyse konu dağılmasın, ben 'Alkarısı' olmaya devam ediyorum. Her müdahalede "Aman Allah'ım, dayak yemiş gibi oldum', 'Kocam beni altıncı kattan aşağı attı haberlerindeki kadın gibi oldum', 'Bu neee?
Çok korkuuunç oldum' diye söylenip durdum.
Derken gözüme lens takma kısmına geldik. Allah'ım o ne! Kocaman lens! O lens takılırken nasıl canım acıdı anlatamam. Oyunculuk gerçekten zor ! O güzelim oyuncular, o kılıklara girip bizleri korkutabilmek için ne acılar çekiyor, anladım.
Hele ki Ebru'nun 2.5 saatte yaptığı makyajı ve yorgunluğu da cabası.
Makyaj bitiyor, şimdi hangi 'Alkarısı' daha güzel olmuş siz karar verin.
Bu arada 'Alamet-i Kıyamet'i izlemeyi de unutmayın! Şimdiden iyi seyirler....

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA